Kariyerimin En Büyük Düşmanı: Şemalar ve Düşünce Kalıplarım
İş hayatınız boyunca birçok motivasyon konuşması dinlemiş, bir çok kişisel gelişim eğitimine katılmış olduğunuzdan hiç şüphem yok.
Performans değerlendirme, yetenek yönetimi, koçluk görüşmeleri derken; insan kaynakları departmanınız sizin hangi noktalarda gelişime ihtiyacınız olduğunu belirliyor ve gelişiminize katkı sağlayacağı ümidi ile kendinizi, sizin için tasarlandığını düşündüğünüz eğitim programında buluyorsunuz.
70-20-10 öğrenme modeline göre; sizler için hazırlanan bu eğitimler, sizin öğrenme serüveninizde yüzde 10’luk bir dilimi kapsıyor.
Peki bu %10’luk parçadan siz ne kadar fayda sağlayabiliyorsunuz?
İşte tam da bu noktada, küçük farkındalık yaratmanın ötesinde, kişinin kendisini tanımasını sağlayacak, düşünce-duygu-davranış döngüsünü anlamasını hedeflemeliyiz.
Pek tabi bunun için sıradanlaşmış eğitim içeriklerinin çok daha ötesinde kurgulanmış, içerisinde psikoterapi metotları barındıran ve kişinin çarpıtılmış düşüncelerinin etki ettiği ‘duyguları ve çıkan davranış sonuçlarını’ mercek altında tutan yeni bir eğitim ekolü geliştirdik.
İş hayatında yaşanılan birçok düşünsel ve iletişim problemi, çatışması sonuçları doğuruyor.
Sağlıklı yollarla geri bildirim verememe, kişinin potansiyelini ortaya koyamaması, bir ekibin parçası olamaması, odaklanma sorunu yaşaması, geçirilen öfke atakları ve birçok iletişim sorununu çözmenin en gerçekçi yolu, bu soruna sebep olan uyum bozucu şemaları tespit ederek müdahale etmektir.
İnsan doğduğunda kendisine, diğer insanlara ve dünyaya dair bilgi ve inançlara sahip değildir. Ancak insan ‘bilgi edinme potansiyeline’ sahiptir. Bu demek oluyor ki, kendisiyle, diğer insanlar ve dünyayla ne tür inanç ve tutumlar geliştireceği erken çocukluk dönemi ve temel yaşantıları ile direk ilişkilidir. Geliştirdiği bu inançlar sonraki dönemlerde kişiye rehberlik eder. Biz buna ‘şema’ deriz. Fakat şemalar uyumlu ve işlevsel değildir.
Örneğin, iş yaşamında iletişim sorunlarının kaynağı olarak adlandırılan ‘Haklılık Şeması’ sadece grubun dinamiğini bozmakla kalmıyor, aynı zaman da kişinin kariyerini de riske atıyor.
Bireyler arasında çatışmalara sebep olan haklılık şemasına sahip kişinin iç sesi ‘’bana hayır denmemeli, başkalarının uyduğu kurallara uymak zorunda değilim’ şeklindedir.
Çocukluk döneminde gerçekçi sınırların öğretilmemesinden kaynaklanan bu şema, kişinin insan
İlişkilerinde kendi sınırlarını fark edememesine sebep oluyor. Sonuç olarak sürekli ‘ben haklıyım’ diyen kişinin ast-üst ilişkilerinde ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.
Bir diğer uyum bozucu şema ise ‘Yüksek Standartlar Şema’sı olarak adlandırılıyor. İş hayatında bu kişiler kendilerini ‘’mükemmeliyetçi’’ olarak adlandırırlar. Bu kişiler her zaman en iyi olmayı hedefler ikinci olmaya tahammül edemezler. ‘En iyi olmalıyım’ düşüncesi kişiyi esir alır ve aşırı rekabetçi bir tutum içerisine sokar. İş verenlerin en sevdiği profil olan bu çalışanlar, ekip çalışmalarında çatışmalara sebep olarak tüm ekibin dinamiğini bozabilir ve işin başarısını aşağı çekebilirler. Bu çalışanlar, kariyerlerini bir süre iyi götürebiliyorlar fakat mutluluk verici her şeyi erteledikleri için psikolojik ve fiziksel birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
Yıkıcı yüksek standartların yerine sağlıklı mükemmeliyetçi bir yaklaşım koymak mümkün!
Çalışanların arasında sıkça görülen bir diğer şema ise ‘Onay Arayıcılık’ şemasıdır. Bu kişiler her yaptıklarının takdir görmesini beklerler. Örneğin, bu kişiler, yöneticisinin ekipçe yapılmış bir proje ile ilgili yaptığı bir eleştiriyi üzerine alıp konuyu kişiselleştirerek içine kapanabilir.
Çalışma hayatında yaşanılan sorunları açıklayan, bu 18 Şema’nın sesini kısabilmek mümkün.
Psikoterapi temelli gelişim modelimiz ile öncelikle çalışanların Uyum Bozucu Şema’larını tespit ediyor, sonrasında bu Şema’ların sebep olduğu çarpıtılmış düşüncelerin yerine, daha anlamlı ve yapıcı düşünme metotları geliştirmelerini sağlamak artık mümkün!
Tack TMI Eğitim ve Gelişim Danışmanı
Esra Gürkan Sangchi
Kurumsal Eğitim Programlarımız için